Kitap okurken “Acaba ne olacak?” diye sormak benim için keyif vericidir. Bir ara, okurken kalbimin pıt pıt atmasını sağlayan kitapların listesini tutmaya karar vermiştim. Kısa bir süre yaptım da; ama sonra, sanırım tembellik ettiğimden, vazgeçtim. Hala öyle bir listem olsaydı orada adı yazılı kitapların arasına Ronald Dahl’ın Çarli’nin Çikolata Fabrikası kitabını da ekleyiverirdim. Mahçup Charlie’mizin ve onun geniş ailesinin sürprizlerle dolu bir öyküsü var çünkü.
Çok az yiyeceği, giyeceği ve ev eşyası olan bir aile Bucket ailesi. Öyle ki Charlie’nin iki büyükannesi ve iki büyükbabası aynı yatağı paylaşıyorlar. Neredeyse hiçbir gereksinimini karşılayamayan bu kalabalık ailede yitirilmediğini hissettiğimiz çok önemli iki şey var: Sevgi ve umut. Evin bakımsız yaşlıları ve anne-baba için umut ve sevgi, Charlie demek. Charlie içinse umut, yılda bir kere çikolata yiyebildiği doğum günü. Charlie çikolata yiyeceği bir sonraki doğum gününü beklerken geçen bir yılı, çikolata yiyen diğer çocukları, dükkanların vitrinlerine yerleştirilmiş çikolataları izleyerek ve her gün okula gidip gelirken önünden geçtiği çikolata fabrikasından yükselen kokuyu içine çekerek geçirir.
Bu fabrika, dünyanın en büyük çikolata fabrikasıdır. Ayrıca hiçbir çikolatanın tadı, burada üretilenler kadar güzel değildir. Yazın güneşte beklese bile hiç erimeyen dondurmalar mı ararsınız, yaladıkça renk değiştiren karamelalar mı? Yoksa menekşe tadında lokumlar mı istersiniz, gizli bir yöntemle yapılmış küçük mavi kuş yumurtaları mı? O kadar ünlüdür ki bu fabrikanın ürettikleri dünyanın değişik yerlerindeki krallara ve devlet başkanlarına bile ulaştırılmıştır.
Fabrikanın içinin nasıl olduğuna ilişkin kimsenin bir fikri yoktur. Hâttâ çalışanları bile gören olmamıştır. Bay Wonka birgün işçilerin hepsini çikolatalarının sırrını açıkladıkları için işten çıkarıp, fabrikanın kapısına da kilit vurduktan sonra on yıl ortalarda görünmemiştir. On yılın sonunda birgün fabrikadan duman tütmeye başlar ve eskisinden de güzel çikolata ve şekerlerle ünlenir. Ancak ne Bay Wonka’yı ne de çalışanları gören olmaz. Fabrikadan yalnızca üretilenler çıkar.
Fabrikada kimlerin çalıştığına, çikolatalarının dillere destan lezzetinin sırrına ve fabrikanın sahibi Bay Wonka’ya ilişkin türlü hikayeler anlatılmaktadır. Hemen Bay Wonka’yla ilgili bir hikayeyi aktarıvereyim size: Birgün Bay Wonka Hindistan’daki bir prensten bir davet mektubu alır. Prens mektupta, Bay Wonka’nın kendisi için çikolatadan bir saray yapmasını istemektedir. Bay Wonka daveti kabul eder ve Hindistan’a gidip orada sütlü çikolatadan kocaman bir saray yağar. Görenleri hayrete düşüren kocaman bir çikolata saraydır bu. Ama Bay Wonka çok önemli bir uyarıda bulunur prense: Çikolatanın en kısa zamanda yenmesi gerekmektedir. Çünkü biliyorsunuz Hindistan yazları çok sıcak bir ülke. Çikolata sarayın erimesi söz konusudur. Fakat prens bunu çok saçma bulur ve sarayının merdivenlerini kemirip duvarlarını yalamayı reddeder. Havalar iyice ısındığında ise birgün kendini bir çikolata denizinin içinde yüzerken buluverir.
İşte böyle... Charlie büyüklerinden, fabrika ve Bay Wonka’yla ilgili gizemli hikayeler dinleyip merakını arttıradursun, birgün Charlie’ye çikolata fabrikasının içini gezmek ve ömrünün sonuna dek yetecek kadar çikolataya sahip olmak için bir umut doğar; ama bakalım şans ona gülecek mi?
Bu keyifli kitabın tüm baskıları Can Yayınları’ndan çıkmış. Hikaye ayrı ayrı bölümden oluşuyor ve her bölümün kendine ait bir başlığı var.
Ne desem boş... Bucket ailesinin yoksul kulübesini, o kulübenin içindeki tek karyolada sıkış tepiş oturan dört ihtiyarı ve sanki bambaşka bir dünyaymış gibi büyük, şaşırtıcı çikolata fabrikasını görmeniz için Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nı okumalısınız.