Bücürükle Büyücü Ablası

Biz yetişkinler, dönüm noktası diye nitelenebilecek önemli aşamaların, kendi yaşamımıza özgü olduğunu düşünürüz. Çocukların etraflarındaki değişiklerden etkilendiklerini, onlara tepki verdiklerini kabul etsek de, yaşamlarında dönüm noktaları da olduğunun pek farkında değiliz, kanımca. Örneğin okula başlamak, büyük bir dönemeç onlar için. Bir kentten başka bir kente taşınmak da öyle. Ama bana sorarsanız, bir çocuğun yaşamındaki en önemli dönüm noktası, bir kardeş sahibi olmak. Çünkü kardeşin olması demek, bir evin içinde olabilecek her şeyin, maddi olmayanlar da dahil, ikiye bölünmesi demektir. Üstelik kimi zaman, bu bölüşüm, her şeyin aynı oranda paylaşılması gibi bir eşitliğe de dayanmayabilir. Ama kardeşin ya da kardeşlerin olması, her zaman eşit olmayacak paylaşımları bile anlamak ve bunlara rağmen o kardeşi çok sevebilmektir.

Eve bir kardeşin gelmesi, Efsun için de hiç kolay olmayacak, inanın. Ama anneyi, babayı, bir odayı ve oyuncakları paylaşmayı öğrenmek gerek, öyle değil mi? Efsun da öğreniyor. Üstelik sadece bunları değil, kardeşini sevmeyi de...

Efsun, Şahsene Camız’ın Bücürük’le Büyücü Ablası adlı yeni öykü kitabının kahramanı. Kitabın adındaki “Bücürük” vurgusu, okuyacağımız maceraların ekseninde Bücürük’ün olacağını düşündürtse de, öyküler, abla Efsun’un yaşamından kesitler sunuyor. Efsun henüz altı yaşında. Altı yaşındaki bir çocuk için olağan olan ne varsa hepsini yapıyor. Durmadan soru soruyor, her şeyi merak ediyor, bebekliğini anlattırmaya bayılıyor, deyimleri ve ikilemeleri birbirine karıştırıyor ve gelecek kardeşinden hiç ama hiç hoşlanmıyor. Bücürük  teşrif ettikten sonra suyu biberonla içmeye başlıyor. Üstelik iştahı da iyiden iyiye kaçıyor. Süte “hayır” demeyecek aslında, biberonla olsa...

Bücürük’le Büyücü Ablası, birbirine bağlı 37 öyküden oluşuyor. Öyküleri Efsun’dan dinliyoruz. Sokakta, okulda, parkta rastladığımız herhangi bir çocuk o. Aklından geçirdiklerini, etrafta gördüklerini en yalın biçimde paylaşıyor bizimle. Bildiklerini öğretmekten çekinmiyor. Zaman zaman bu öğreticilik, yazara ait olduğunu düşündüren bir didaktikliğe doğru evrilse de Efsun’un her şeye ilişkin akıl yürüten bir çocuk olarak çizilmesi, bunu törpülüyor.

Efsun her hâliyle gerçek. Ama onu gerçek kılan, yaşamının sıradan olması değil. Yolda yürürken içinden cin çıkan bir lâmbaya rastlasa ya da akşam okuldan dönerken yanlışlıkla bir cadının kulübesine girse yine de Efsun’un gerçek olduğunu düşünürdük. Çünkü yazarın çocuklara ilişkin başarılı gözlemiyle var edilmiş bir kahraman o. Bu yönüyle kitabın genç okurlarının, onu kendilerine yakın bulacaklarını, onun hâlinden anlayacaklarını düşünüyorum.

Yazar Şahsene Camız’ı, Güneş Yüklü Masallar adlı, masal derlemesiyle tanımıştık. Bücürük’le Büyücü Ablası’nın ilk sayfalarında, yazarın masala olan bu yakınlığı kendini hissettiriyor: Masallarla beslenmiş, yalın bir anlatım. “Dünyalar tatlısı bir bal arısıymışım. Bir yasemin çiçeğiymişim hem de misler gibi. Bir büyücü, küçük bir büyücüymüşüm!”, diyor Efsun kendini anlatırken. Ara ara bildiği tekerlemeleri ve bilmeceleri de paylaşıyor bizimle.

Bücürük’le Büyücü Ablası, yazar tarafından yeğenlerine ve tüm dünya çocuklarına armağan edilmiş. Dilerim, sıradan hayatlara sahip olamayan tüm çocuklar, kendilerine bir kitap armağan edildiğini duyar ve mutlu olurlar.

Bücürükle Büyücü Ablası

Yazar: 

Resimleyen: 

Yayınevi: 

Yayın Yılı: 

2012

Yaş Aralığı: 

8 - 10

Yaş Grubu: