Biz yetişkinler çocuklara etrafımızdaki nesnelerin, doğadaki canlıların ne işe yaradığını boyuna anlatırırız: Matematik bilmek hayatı kolaylaştırır, çözümlemeli düşünmemizi sağlar. İneklerden aldığımız süt büyümemize yardımcı olur. Arıların olmadığı bir dünyada yaşam neden devam etmez? Aletlerle neler tamir edilir, binalar ne işe yarar; televizyonda izlediklerimiz bize bir şey öğretir mi gibi sayısız soruyu bulur, hepsinin cevabını henüz dolmamış zihinlere ardı ardına yükleriz.
Yetmezmiş gibi insan denilen canlının, doğayı yönetme gücüne sahip olduğunu türlü masallarla ballandıra ballandıra anlatırken bir yandan da çocuklara doğa sevgisini aşılamak için yöntemler geliştiririz. Beslenmek için kesip yediğimiz hayvanların ne kadar yararlı olduklarını vurgular, bir yandan da çocuklarımıza bu hayvanların ne kadar sevimli olduğundan söz ederiz. Küçücük canlıların bile doğa için ne denli önemli olduklarını anlatırız. Ama aslında o canlıları tanımak için gerçekleştirdiğimiz doğa gezileri bile vitrin seyretmekten farksızdır. Kısacası bu yabancılaşmayı, fark etmeden her gün yaşar, çocuklarımıza da yaşatırız. Bizim hayvanlar için sorup durduğumuz "Sen ne işe yararsın?" sorusu bir çocuğa sorulduğunda, bunun, onun zihninde yaratacağı sarsıntıyı tahmin bile edemeyiz.
Colas Gutman’ın İletişim Yayınları tarafından basılan Çocuk adlı eğlenceli hikayesinin büyük puntolu yazıları ve sade çizimleri ile bir çocuk kitabı tasarımında olması, sizi yanıltmasın. Aslında çocuklar kadar yetişkinlerin de okurken keyif alacağı bir kitap. Hikayenin çarpıcılığı, böylesi basit bir soruya verilen cevapların, bize fark ettirdiklerinde gizli.
Leonard adında bir çocuğun, anne ve babasıyla gittiği bir orman gezisinde kaybolmasıyla başlar her şey. Ormanda hayvanlarla karşılaşır ve onlar sorularına cevap verdikçe kendini daha da işe yaramaz hisseder. Oysa çocuğa öğretilen onca şeyin yanında hayvanların sorusu çok basittir: “Sen ne işe yararsın?”
Leonard, bildiği her şeyi tek tek sıralasa da kendisinin ne işe yaradığı sorusunu bir türlü cevaplandıramaz. Yetmezmiş gibi, ormanda tanıştırıldığı kurt da onu yemeyi reddeder: “Böö! Bu çocuk kirliliğe maruz kalmış. Egzoz gazı ve hormonlu tavuk kokuyor! Şehirli bir çocukla kendimi zehirlemeye hiç niyetim yok. Alın götürün!”
Leonard’ın, hiçbir işe yaramadığını düşündüğü için üzüldüğünü gören hayvanlar, onunla dalga geçtikleri için pişman olurlar. Teselli etmeye çalışırlar ama iş işten geçmiştir artık. Leonard hiçbir işe yaramadığı düşüncesiyle ağlarken ormanda anne babasına rastlar ve onlara “Çocuk ne işe yarar?” diye sorar. Anne ve babasının verdiği cevap ise eğlenceli olduğu kadar gerçektir de.
İyisi mi, hikayeyi burada kesip Leonard’ın başına gelenleri çocuklarla birlikte okuyalım. Kitabın sonunda verilen cevaba da beraberce gülelim.