Herkesten, hattâ doğadaki tüm canlılardan öğrenilecek en az bir şey vardır. Karıncalara bakarak çalışkan olmayı, ağaçların hareketinden rüzgârın yönünü, saksıdaki çiçeklerin gelişiminden onların güneşe karşı duyarlılıklarını, çocukların size olan tavırlarından çok konuşmanın hiçbir işe yaramadığını öğrenmek mümkündür. Yeter ki o canlı size zorla bir şeyler öğretme çabasında olmasın.
Aç Tırtıl dünyadaki en iyi öğretmenlerden biridir. Çünkü o kimseye bir şey öğretmek derdinde değildir aslında. Yine de dünyaya boş bir mideyle “merhaba” diyen bu şirin canlının karın doyurma ve büyüme macerasından öğrenilecek çok şey var.
Güneşin sıcak ışıklarıyla dünyayı aydınlattığı bir pazar günü tırtılımız, elbette kurt gibi acıkmış olarak, doğuyor. Bu nedenle hemen yiyecek aramaya başlıyor. Ne bulursa yiyor, ama doymak bilmiyor. Pazartesi günü kocaman bir elma; salı günü iki tane armut; çarşamba günü üç tane erik yiyor, ama bana mısın demiyor. Perşembe günü yediği dört tane çilek dişinin kovuğunu bile doldurmuyor. Cuma günü yediği beş portakal ise iştahını daha da açıyor. Cumartesi ise kendine tam bir ziyafet çekiyor. Yediklerini düşündükçe benim bile ağzım sulanıyor. Böyle böyle tırtılımız kelebek olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
2009 yılında 40. doğum gününü kutlayan Aç Tırtıl, ebeveynlerin ve eğitimcilerin gözde kitaplarından. İngiliz The Telegraph gazetesinin 3 Mart 2010 tarihli sayısının sunduğu verilere göre ebeveynlerin en çok beğendiği yirmi kitap listesinde ilk sırada yer alıyormuş. Aç Tırtıl’ın ödül zengini olduğunu da yeri gelmişken anımsatayım.
Bizim eğitim camiamızda ne kadar tanındığıyla ilgili kuşkularım olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. En azından kitapla ilgili yazılanları araştırırken Türkiye’deki eğitimcilerin kitabı kılavuz olarak kullandıklarına ilişkin bir ipucuna rastlamadığımı söyleyebilirim. Ancak internette kitabın özgün adı olan “The Very Hungry Caterpillar” adıyla arama yaptığınızda ona ilişkin İngilizce hazırlanmış ders planlarına rastlamanız bile mümkün. Çünkü Aç Tırtıl çocuklara meyve adlarını, günleri, sayı saymayı, renkleri, yemek yerlerse büyüyeceklerini, çok abur cubur yemenin karın ağrısına neden olacağını, arada bir sebze tüketmenin karın ağrısına iyi geldiğini ve bir tırtılın kelebeğe nasıl dönüştüğünü öğretiyor.
Öte yandan kitap nev’i şahsına münhasır tasarımıyla çocukları, aç tırtılın karnını doyurması ve kocaman, güzel mi güzel bir kelebeğe dönüşmesi sürecine dahil ediyor. Boğum boğum bedeniyle bütün gün karnını doyuran tırtılın, yediği meyve ve diğer yiyeceklerin ortasında açtığı deliği, kitabı okuduğunuz küçüklerin görmesi de mümkün. Çünkü tüm yiyecekler delik. Eric Carle’ın hayat verdiği kelebek ise rengarenk ve kocaman.
Küçükler, aç bir tırtıldan çok şey öğrenebilir. Ben de önemli bir bilgi edindim onun sayesinde: Bir tırtıldan öğrenecek çok şey varmış.