“Geçmiş zamanda varmış bir çöpçatan. Çöpleri çatmış da çat çat, geçivermiş bir sokaktan. Bakmış sokakta bir adam. Bu adam da pek yaman! Çöpçatan der: “Aman!” Adam, geçmiş önünden, varmış bir eve. Evde bir çocuk. Çocuk, yapmış bir nanik. Adamda bir panik, bir panik! Koşmuş gitmiş pazara. Kalabalık mı kalabalık. Bakmış bir tüccar. Üstelik acar mı acar. Adam atlayıp geçmiş. Geçmiş de bir masal seçmiş. Bir bakalım, ne seçmiş... “ (“Çöpçatan”dan)
Böyle başlamış masal ve padişahın güzel kızıyla değirmencinin oğlu kavuşana dek sürmüş. Şahsene Camız “Çöpçatan”ı ve Anadolu’dan derlediği masallardan on beş tanesini bizim için seçmiş. Böylece Güneşli Yüklü Masallar çıkmış ortaya. Okuyunca göreceksiniz: Umut dolu, güneş yüklü masalları taşımış yazar.
Güneş Yüklü Masallar çocuklara, masal dünyasına renkli bir yolculuk yapma, yetişkinlere de sözlü edebiyat ürünlerimizin güzel örneklerini okuma olanağı veriyor. Yazarımız; masal anlatıcılarına özgü renkli dili ve yalın söyleyişiyle masalları kağıda dökerken gösterdiği titizliği okura hissettirmeyi başarıyor.
Gelelim yazarın bizim için seçtiği masallara: Kahramanlarımız da bu kahramanların başlarına gelenler de hepimize tanıdık. Ama itiraf etmeliyim ki Şahsene Camız beni daha önce karşılaşmadığım masallarla da tanıştırdı. Kralın kızı ve yoksul değirmencinin oğlunun sevda öyküsünü anlatan masalları daha önce de okumuştum. Ama aralarına, bir “Çöpçatan”ın da dahil olduğu masala daha önce rastlamamıştım. “Bülbül Seyyah”ın öyküsü de benim için yeni oldu.
Bunun dışında “Keloğlan”ın, “Altınlı Kız”ın, “Baklacı Güzeli”nin, “Çirkin Kız”ın ve diğer masal kahramanlarının mutlu sonla biten öykülerinin, erken gelen İskandinav sonbaharı için şifalı olduğunu düşündüm.
Bir noksan, bana göre, masalların derlendiği yörelerin ve kaynağın belirtilmemiş olması. Bunun dışında, Güneş Yüklü Masallar, okul çağındaki çocukların masal dünyasına atılan ilk adım, henüz okuma bilmeyen küçüğünüzle ilk paylaşımınız olabilir. Biz yetişkinler içinse masal belleğimizde bir tazeleme…