Çocuklara toplumsal kuralları ve değer yargılarını onlar daha küçücükken belletmek gerekirmiş. Onları zorlamadan, yanlış yaptıklarında tehdit parmağımızı sallayarak karşılarına dikilmeden, hatalarını kaba bir biçimde yüzlerine vurmadan, onlara örnek olarak yönlendirecekmişiz. Öğretmenlik eğitimi aldığım yıllarda öğrendim bunu. Ama büyüklerin söz konusu değer yargılarını nasıl edineceklerine ilişkin bir hâl çaresi yazılı değildi okuduğum kitaplarda.
Bizim bu durum için geliştirdiğimiz bir kuramımız vardır: Dediğimi yap, yaptığımı yapma! “Ben sana öğretmeye çalıştıklarımı yapmıyorsam bir bildiğim vardır,” arsızlığını dayanak gösterir kendine bu anlayış. Hadi kabul edelim: “Ama sen de aynısını yaptın,” cümlesine hepimizin verdiği reflekstir bu. Ama hâlâ elini vicdanına koyduğunda içi rahat etmeyen yetişkinler varsa aramızda bunu değiştirmeye Phil Roxbee Cox’un kahramanlarını çocuklarına örnek göstererek başlayabilir.
Çocuklar İçin Sıra Dışı Öyküler, Hande, Umur, Baydur, Dilaver ve Nalan’ın gündelik hayatından küçük bir kesit sunuyor bize. Bu kahramanlarımızın hepsinin bir yanlış davranışı var. Hande “Lütfen” demeyi bilmiyor, onun için rica etmek diye bir şey yok. Umur sürekli yemek yiyor. Arkadaşları yiyeceklerini ondan nasıl kurtaracaklarını düşünüp duruyorlar. Baydur birilerine sataşıyor. Nalan yalan söylemeden edemiyor. Dilaver’se başkalarına ait eşyaları sürekli izinsiz alıyor.
Bütün bu kahramanların ortak ve kabul edilebilir bir özelliği var: Hiçbiri yaptığının yanlış olduğunun gerçekten farkında değil. Elbette etraflarındaki insanlar onlara yapmamaları gerektiğini söylüyorlar. Ancak onlar bu kötü alışkanlıklarından dolayı başlarına gelenlerden sonra bu davranışın olumsuzluğunu anlıyorlar. Endişelenmeyin, hiçbiri zarar görmüyor.
Bu afacanların başlarından geçenleri küçüklerinizle paylaşabilirsiniz. Onların yaşadıkları çocuklarınıza gerçekten örnek olabilir. Böylece siz de yapamadığınız şeyleri öğretmeye çalışmak zorunda kalmazsınız.