Virginia Woolf: Görünmeyenin Yazarı

Dünyanın en zor işlerinden birinin, sözcükleri taşımak olduğunu düşünürüm. Doğadan, insanlardan, olaylardan sözcükler devşirip taşımak… Kimsenin göremediğini görüp, anlatamadığını anlatacak kadar yürekli olmak gerekir bunu başarmak için. Bu yüreğe sahip bir kadın biliyorum. Üstelik bu kadının cesaretini, bir yanının hep çocuk kalmış olması ihtimâline bağlıyorum.

Belki Luisa Antolin Villota da benim gibi düşündü. Dünyadaki varlık nedeni, dünyanın dili olmakmış gibi yaşayan Virginia’yı çocuklara anlatmak için geç bile kalınmış bence.  Çünkü çocuklar onu herkesten daha iyi anlayabilir. Aynı şey üzerine uğraşıyorlar ne de olsa: sözcük yakalamak.

Virginia Wolf: Görünmeyenin Yazarı, Woolf’u çocuklara anlatmak için Villota tarafından kaleme alınmış. Woolf’un çağdaşı kadınlardan bir hayli farklı olan yaşamı, olabildiğince yalın ve gerçekçi bir dille anlatılıyor. Yapıtlarıyla ve edebiyatçıların kaleme aldığı yaşamöyküsüyle tanıdığımız Woolf, bu kez yeşil gözlü, pembe yanaklı, yuvarlak yüzlü bir kız çocuğu olarak karşımıza çıkıyor.

Londra’da dünyaya geliyor Virginia. Sinek ve kelebek yakalamak, gül çalılarının arkasına gizlenmek ve sahilde buldukları taşları, yosunları toplamak gibi oyunlar oynuyor dört kardeş. Virginia’nın sekiz kardeşi var; ama o en çok kardeşlerinden üçüyle iyi anlaşıyor. Dört kardeş zamanlarını oyunlar oynayarak geçiriyor.

Virginia üç yaşına kadar hemen hiç konuşamamış bir çocuk. Anne ve baba bu konuda endişeli; ama bir gün pencereden bakarken ablası Vanessa’ya “Şu bulut martıya benziyor” deyiveriyor. Annesinin ve babasının bu durumu bir mucize gibi karşıladıklarından neredeyse eminim. Ama Vanessa çocuklara özgü bir olgunlukla yanıt veriyor: “Hayır bence koyuna benziyor.” Diyalog sürerken bulutun şekli değişiyor tabi; ama Virginia artık hiç susmuyor.

Peki bu oyun çocuğunun en sevdiği şey nedir dersiniz? Elbette okumak. Virginia’nın babasının bir hazine gibi sakladığı, kocaman bir kütüphanesi var. Yeri gelmişken babasının Victorya devri yazarlarından Sir Leslie Stephen olduğu bilgisini de ben ekleyeyim. Küçük Virginia kapı deliğinden babasının kitaplarla dolu, gizli servetini izlerken bir gün babası odanın anahtarını ona uzatıveriyor. O günden sonra Virginia’nın elinden kitap eksik olmuyor. Çok geçmeden de yazar olmak istediğne karar veriyor.

“Virginia, ağaçlar gibi büyüyordu. Sözlerin içine gömülmüştü. Bu sözleri saydam ipekten bir ağ ile, onlar tam kaybolmak üzereyken yakalıyordu. Irmaklardan, dalgalardan, bulutlardan sözler topluyordu: Hiç söylenmeyen, odalarda dolanıp duran, kaybolmuş kişiler gibi sokaklarda dolaşan sözler.”

Virginia’nın yapmak istediği, sözlerin sesi olmaktır. Bunun için de iyice odaklanmaya, sessizliğe ihtiyacı vardır: Kendine Ait Bir Oda’ya. Yazarın feminist edebiyatın klasiklerinden sayılan Kendine Ait Bir Oda kitabının ortaya çıkış öyküsü kitapta böyle aktarılıyor.

Kitapta anlatılan, yazar Virginia’nın hiçbir zaman büyümediğini fark ediyoruz. Bir çocuk olarak başlıyor yaşama ve yazarlık yolunda ilerlerken hep bir çocuk olarak kalıyor. Hattâ yaşamının pek çok evresinde derin bunalımlar yaşayan Virginia Woolf’un bu yönü de Villota tarafından çocuk yaşamına uygun biçimde aktarılmış. Çok hassas, çok duyarlı bir yazar olan küçük Virginia, zaman zaman bu kadar çok şeyi görmeye ve duymaya dayanamadığı için okumadan, yazmadan yatması gereken; hiçbir şey yeyip içemediği bir hastalığa yakalanıyor. Kitapta Woolf’un kardeşleriyle ve dönemin önemli sanatçılarıyla bir araya gelerek oluşturdukları, sanat üzerine söyleşip tartıştıkları Bloomsbury Grubunun da adı geçiyor. Bu da Virginia ve kardeşlerinin eğlenmek için kurdukları, birbirlerine öyküler anlattıkları, yeni sözcükler ürettikleri bir oyun topluluğu gibi aktarılmış.

Virginia Woolf belki kendini sadece çocuklara anlatsaydı daha az sancılı yaşardı. Çünkü kitabı okuyunca anlayacaksınız ki o, kimsenin görmediklerini görüp bunları başkalarına da cesurca göstermeye çalışarak aslında ancak çocukların cesaret edebildikleri bir hayatı yaşamaya çalıştı.

Virginia Woolf: Görünmeyenin Yazarı

Yazar: 

Çevirmen: 

Resimleyen: 

Yayınevi: 

Yayın Yılı: 

2010

Yaş Aralığı: 

9 - 11

Yaş Grubu: