Bir Balık Bir Başka Balığa Onu Sevdiğini Söyler mi?

Hangi dili konuşur taşlar? Ay da domates salçası yer mi? Testere dişlerini fırçalar mı? Gecenin kaç çocuğu vardır? Canı yanar mı yağmurun, tane tane düştüğünde? Bunlar gibi on iki soruya cevaplar arıyor Enis Batur. Kimilerinin cevabını bilmediğini en baştan söylüyor, kimilerine hiç tahmin etmeyeceğiniz kadar kesin yanıtlar getiriyor.

Her okurun aklı bu türden sorularla meşgul olur mu, bilinmez.  Ama kitabın kurgusuna bakacak olursak Enis Batur bu sorular okur tarafından kendisine yöneltilmiş gibi sıralıyor düşüncelerini. Zaman zaman okurla tartışmaya girmekten, onun nezaketsizliğinden yakınmaktan da geri durmuyor üstelik.

Açıkçası kitaptaki ilk iki pasaj gözümü korkuttu. Çünkü yazar daha ilk cümlesinde Türkiye’de pek iyi bilinmeyen bir entelektüele, Roger Caillois’e ve onun taşları merkeze alarak yaptığı bir çalışmaya (L'ecriture des Pierres, 1970) atıfta bulunuyor. İlk pasajın sonundaki şu cümleler de bana René Magritte’in ünlü eseri Le château des Pyrénées’i (1959) anımsatıyor: “Unutma, onlar [taşlar] boşlukta durmayı bilirler. Başka hiçbir şey yapamaz ki böyle bir işi.” İkinci pasajda ise iki görsel şaire, Vaclav Havel’le Ernst Jandl’a yapılan atıfları görünce pes ediyorum. Atıfların peşini bırakıp metnin tadını temiz bir zihinle çıkarabilmek için başa sarıyorum.

Le château des Pyrénées (1959), René Magritte

Le château des Pyrénées (1959), René Magritte

Enis Batur yalnızca soruları değil, o soruları doğuran merakı da yatırıyor masaya. Sonra bu sorulardan yeni sorular üretiyor, üstelik çoğunu da cevapsız bırakıyor. Ne de olsa bütün o sorular hepimizin soruları, sorunları. Şöyle söylüyor yazar: “Bizim bütün sorunumuz, kafamızda doğan sorunların gerçek karşılıklarının kaybolmuş olmasından kaynaklanıyor. Daha doğrusu, kaybolmuş da değiller, işin aslı iyice karışık: Öylesine ustaca örtünüyor ki yanıtlar, onları bulamamış olanlara kolaylıkla inanıyor, bulmuş gibi yapmaları karşısında sık sık aldanıyor, yanılıyoruz.”

Kitabın ilk bakışta dikkat çekmeyecek bir başka yönüne de değinmek istiyorum. Kitaptaki desenleri çizen Selçuk Demirel’in adı künyede “resimleyen” olarak yer almıyor. Aksine, kitap tasarımından bu kitabın Enis Batur’la Selçuk Demirel’in üretici faaliyetlerinin ortak bir ürünü olduğunu anlıyoruz. Enis Batur’un kelimelerle yanıt aradığı sorulara Demirel de fırçası ve renkleriyle kafa yoruyor.

Bir Balık Bir Başka Balığa Onu Sevdiğini Söyler mi? bir çırpıda okunup bitirilecek bir kitap değil. Sorduğu sorular üzerinde defalarca düşünmeyi gerektiren, okuru satır aralarının izini sürmeye davet eden, kısacası sabır isteyen bir kitap. Taşlara kulak vermek, ağaçların kabuklarına avuç içlerinizle dokunmak, horozların bakışını okumak, köpüklerin hareket tarzlarını incelemek… Bunlar ilginizi çekmiyorsa belki de bu kitabı okumayı bir başka zamana ertelemelisiniz.

Bir Balık Bir Başka Balığa Onu Sevdiğini Söyler mi?

Yazar: 

Resimleyen: 

Yayınevi: 

Yayın Yılı: 

2011

Yaş Aralığı: 

13+

Yaş Grubu: