Küçük Kara Balık

Tanınmış masal kahramanlarının, okuyan herkesin zihninde farklı bir görünüme sahip olduğunu düşünürüm. Örneğin benim Küçük Kara Balık’ım, uskumruyu andıran bir balıktır. Gözümün önüne böyle bir balık gelmesinin nedeni ilk okuduğum baskının üzerindeki resim: Bir sürü balığın arasında yüzen kapkara uzunca bir balıkçık. Kitabın basım yılını ya da yayınevini bilmiyorum. Belleğime bir kara balık kazıyarak yitip gitti.

Küçük Kara Balık’ın emektar okuyucularındanım. Yeni bir baskısının çıkması bile onun üzerine tekrar düşünmek için bir vesiledir. Bir de yeni kitabın kapağını mutlaka görmek isterim. Nasıl bir Küçük Kara Balık yaratmışlar diye. Şimdiye dek benimkine benzeyene rastlamadım.

Küçük Kara Balık onunla erken yaşta tanışanlar için gözünü budaktan esirgemeyen bir yol arkadaşıdır, ömürlük bir arkadaş…

İlk kez okuduğumda onun, derenin sonuna ulaşma, dünyanın diğer sularında neler olup bittiğini görme isteği bende müthiş bir heyecan yaratmıştı. Sanki onunla birlikte ben de dünyayı dolaşacakmışım gibi. Gezdiğimiz dünya Küçük Kara Balık’ın dere diye bildiği bir ırmak ve sonunda farkına varmadan ulaştığı denizdi. Onunla birlikte ben de kılıçbalığını, pelikanı ve karabatağı öğrendim. Kahramanımız karabatakla karşılaşmamış olsa benim de Körfez Savaşı’na dek bu kuştan haberim olmayacaktı.

Hepsinden önemlisi de akarsuların denize kavuştuğu bilgisini edinmek olmuştu. Hiçkimsenin bilmediği bir gerçeğe eriştiğim hissine kapıldığım için bunu herkesle paylaşmak istedim. Yaşıtlarıma derdimin ne olduğunu anlatmam mümkün değildi. İçlerinde deniz gören yoktu sanırım. Paylaşmaya çalıştığım büyükler içinse dikkate değer bir buluş değildi bu. Gören de doğuştan böyle bir bilgiye sahip olduklarını sanırdı.

Sonraki okumalarımda anacığının dizinin dibinde oturmak varken derenin sonuna dek yüzmek için evinden ayrılan Küçük Kara Balık için endişelendim. Ama kapalı havzalar dışındaki bütün akarsuların denize ulaştığı bilgisine vakıf bir yetişkin olarak bir çocuğun dere boyunca yüzülerek denize ulaşılabildiğini öğrendiği zaman yaşadığı heyecanı anlayabiliyorsam hâlâ bu, Küçük Kara Balık sayesindedir. Onu çocukluk yıllarımda okumuş olmasaydım, yaramaz bir balığın sıradan macerası diye düşünecektim belki de. Oysa bir çocuk için dünyayı anlamaya ve onu merak etmeye başlamanın ilk adımlarından biri olabilir Küçük Kara Balık’ın derenin sonuna ulaşma sevdası. Bu nedenle hep yeni denizlere kavuşmak isteyenler için Küçük Kara Balık vefalı bir dosttur. Çünkü onun cesareti size de güç verebilir.

Kahramanımızın başından geçenleri binlerce torununa onun masalını anlatan Balık Nine’den dinliyoruz. Balık Nine masalın sonunu “ne çare ki Küçük Kara Balık’ı ne bir daha gören oldu, ne de ondan bir haber alan çıktı.” diyerek bağlıyor. Ben de yavru balıklarla birlikte bağırmak istiyorum: “Nine nine! Küçük Kara Balık ne oldu? Sonra ne yaptı?” Nine, “Onu da yarın akşam anlatırım” diyerek uyumaya gidiyor.

Balık Nine’nin bir sonraki akşam için masala devam etme sözü vermesi çocukluk yıllarımda Kara Balık’ın hayatta olduğuna ilişkin bir umuttu. Hâlâ, Behrengi çok genç bir yaşta hayatını yitirmemiş olsaydı Küçük Kara Balık’ın öyküsü de bir karabatağın midesinde sonlanmazdı diye düşünürüm.

Küçük Kara Balık

Yazar: 

Çevirmen: 

Resimleyen: 

Yayınevi: 

Yayın Yılı: 

2015

Yaş Aralığı: 

7+

Yaş Grubu: